Türler
Biyoçeşitlilik ve Tehlike Altındaki Türler
Biyoçeşitlilik ve Küresel Biyoçeşitlilik Krizi
Bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve mikroorganizmaların içinde yer aldığı canlı dünyasındaki çeşitlilik genellikle biyoçeşitlilik olarak adlandırılmaktadır. Biyoçeşitlilik kelimesi “biyolojik” ve “çeşitlilik” olmak üzere iki kelimenin birleşiminden oluşmaktadır ve yaşam formlarının, bu formların topluluklarının ve içinde yaşadıkları yaşam alanlarının çeşitliliğini tarif etmektedir.
19. yüzyılda gerçekleşen sanayi devriminin ardından doğal yaşam alanlarında yaşanan değişiklikler sonucunda dünyanın her yerinde doğal çevrede önemli değişimler meydana gelmiştir. Çeşitli BM raporları incelendiğinde, ekosistemlerin, türlerin, yaban popülasyonlarının, yerel çeşitliliğin ve evcilleştirilmiş bitki ve hayvan türlerinin azaldığı, tahrip edildiği ve daha önce görülmemiş oranlarda yok olduğu anlaşılmaktadır. Bir milyondan fazla türün yok olma tehdidiyle karşı karşıya olması durumu “Küresel Biyoçeşitlilik Krizi” olarak bilinmektedir.
Türkiye’de Biyoçeşitlilik
Türkiye, biyoçeşitlilik açısından en zengin alanlardan biridir. Bu durum, dünyanın başka yerlerinde son derece nadir görülen bir şekilde üç biyoçeşitlilik sıcak noktasının – Kafkaslar, Iran-Anadolu ve Akdeniz – Türkiye’de kesişmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, ülkede çok farklı ekosistemler bulunmasının sonucunda çok çeşitli bitki ve hayvan yaşamları görülmektedir.
Tehlike Altındaki Türler
Dünyanın farklı yerlerinde olduğu gibi Türkiye’de de modern toplum, çevre ve biyoçeşitlilik üzerinde önemli bir etki sahibidir. Türlerin hayatta kalmasının karşısındaki en büyük tehditler, bu türlerin yaşam alanlarının değişmesi, kaybolması ve bölünmesidir. İnsan nüfusundaki büyük artış, sanayideki gelişmeler, ulaştırma ağlarının, tarımın ve balıkçılığın endüstriyel ölçekte genişlemesi neticesinde insanlar yeryüzünde derin ölçüde değişikliklere yol açmıştır. Bu nedenle, küresel düzeyde değerlendirilmiş, Türkiye’de yaşayan 3.000 yabani türün beşte birinden, 600’ünden fazlası tehdit altındadır ve hepsi endemik balık olan dört tür de insan kaynaklı baskılardan dolayı tükenmiştir.
Tür Eylem Planları
Tehlike Altındaki Türler Projesi kapsamında amacımız, Türkiye’de türlerin yok olmasının önlenmesi ve uzun vadede hayatta kalmalarının sağlanması için ileriye yönelik bir adım atmaktır. Bu iddialı hedefte başarıya ulaşmak amacıyla proje çerçevesinde, bir yandan Türkiye’deki yetkili kurum ve kuruluşların türlerin hayatta kalması açısından kritik önem taşıyan sahaları daha iyi yönetmelerini sağlamak için kapasitelerinin geliştirilmesine, bir yandan da kamuoyunda daha geniş ölçüde değişiklik ihtiyacının anlaşılması ve buna destek verilmesi için farkındalığın artırılmasına odaklanılmaktadır.
Türler ancak daha geniş çevre alanında koruma yaklaşımı uygulanırsa hayatta kalabilirler yani bir türün hayatta kalabilmesi için besin, barınak ve üreme başarısını sağlayan yaşam alanlarının korunması gerekmektedir. Korunan alanların yöneticileri, sadece hayvan ve bitkilerin değil aynı zamanda berrak, balık yönünden zengin sular, temiz ve sağlıklı kırsal alanlar, su ve ağaç açısından zengin dağlar ve bozulmamış kıyı şeridi gibi aynı doğal kaynaklara bağımlı olan insanların da uzun vadede hayatta kalmasını sağlayan öncelik alanlarının yönetimi konusunda Avrupa Birliği’nde ve dünyanın başka yerlerinde yer alan iyi uygulama örneklerinden tecrübe edinecektir.
Tür Eylem Planlarında yer alan pilot örnekler vasıtasıyla etkili yönetimin tüm bu zorlu hedefleri kapsayacak şekilde uygulanmasının mümkün olduğu gösterilecektir ve Türkiye’de insanlar ve doğa için daha parlak ve uyumlu bir geleceğin önünün açılacağı umut edilmektedir.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün rolü
Doğanın korunmasından sorumlu yetkili makam olarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün sahada uyguladığı pek çok proje vardır. Korunan alanların, tür eylem planlarının ve ulusal biyoçeşitlilik envanterinin yönetiminin yanı sıra doğa korumaya ilişkin uluslararası anlaşmaların takibi bunlar arasında yer almaktadır. Genel Müdürlük doğa koruma alanındaki AB mevzuatının uyumlaştırılmasından da sorumludur.
Hedef Türler
Proje kapsamında 11 hedef hayvan ve bitki türüne odaklanılacaktır. Şimdiye dek, Çoklu Tür Eylem Planı çerçevesinde 5 pilot türün ön seçimi tamamlanmıştır. Diğer türlerse, ileriki bir aşamada sistematik ve bilimsel olarak nesnel bir seçim sürecini takiben seçilecektir. Geriye kalan pilot türler aşağıdaki grupları temsil edecektir:
- Memeliler
- Kuşlar
- Sürüngenler ve Amfibiler
- Omurgasızlar
- Bitkiler ve
- Seçilen yaşam alanına bağımlı bir bitki türü
Çoklu Tür Eylem Planı kapsamındaki pilot türler arasında beş ördek türü yer almaktadır: dikkuyruk, pasbaş patka, elmabaş patka, kadife ördek ve yaz ördeği.
Dikkuyruk Oxyura leucocephala
Kuşların genellikle dik tuttuğu uzun karakteristik bir kuyruğa ve büyük bir gagaya sahip küçük bir dalıcı ördektir. Erkeklerin başları beyazdır ve üreme zamanında gagaları parlak mavi bir renk alır. Türün küresel popülasyonunun önemli bir bölümü Türkiye’de kışlar ve bazı kuşlar Anadolu bozkırında sığ göllerde üremektedir.

Pasbaş Patka Aythya nyroca
Bu türün erkek ve dişileri birbirine benzer, temel fark olan göz rengi erkeklerde beyaz dişilerdeyse koyu kahverengidir. Tüyleri ördeğe adını veren paslı parlak ve koyu bir renktedir. Dalış sırasında sualtı bitkilerini ve küçük hayvanları yerler.

Elmabaş Patka Aythya ferina
Her ne kadar kış ayında Türkiye’de en yaygın görülen ördeklerden biri olsa da yaşam alanlarının kaybı ve eziyet nedeniyle sayıları endişe verici hızlarda azalmaktadır. Erkeklerinin başı kırmızımsı, göğsü ve kuyruğu siyah, gövdeleri gri olmak üzere renkli bir görüntüleri varken dişilerinin rengi grimsi kahverengi olmak üzere daha homojendir.

Kadife Ördek Melanitta fusca
Bu ördek türü Türkiye’de çok nadir ve kısıtlı görülmektedir, dünyadaki popülasyonunda da genel olarak hızlı bir düşüş yaşanmaktadır. Muhtemelen hala Türkiye’nin kuzeydoğusundaki bazı ücra dağ göllerinde üremekte ve Karadeniz kıyı şeridinde bazı sahalarda kışlamaktadır. Çoğunlukla yumuşakçalar olmak üzere küçük omurgasızlarla beslenir. Erkekleri dişilerine göre daha belirgin renklere sahiptir.

Yaz Ördeği Marmaronetta angustirostris
Türkiye’de yaz ördeğinin statüsü henüz bilinmemektedir. Yakın zamana kadar Göksu Nehri deltasında ve diğer bazı tenha sahalarda ürediği bilinmektedir ancak son yapılan sayımlarda varlığı teyit edilmemiştir. Giderek daha az bulunan ve nispeten derin su ve yoğun bitki örtüsüne sahip belirli halofilik göllerde ürer. Erkeği ve dişisi birbirine benzer.
“Bu web sitesi Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali desteğiyle hazırlanmıştır ve bakımı yapılmaktadır. İçeriği yalnızca Agreco, Doğa Koruma Merkezi, Doğa Araştırmaları Derneği ve Deutsche Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit’in sorumluluğundadır. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin görüşlerini yansıtmak amacıyla kullanılamaz.”
